Omurga ve Kas Yapıları:
Balıklar, sabit halde yüzerken aniden yüksek hızlara ulaşabilmek için çok fazla enerjiye ihtiyaç duyarlar. Ani hızlanabilmek onlar için çok önemlidir; çünkü avcı hayvanlardan kaçabilmek için buna ihtiyaçları vardır. Bazı küçük balıklar, durma konumundayken, saniyenin 20'de biri kadar kısa bir sürede maksimum hızlarına çıkabilirler. Bu sırada ürettikleri itme kuvveti kendi ağırlıklarının 4 katı kadardır. Son model arabaların dahi 0 km'den 100 km hıza 4-6 saniye arasında çıkabildikleri dikkate alınırsa, balıkların ne denli verimli yüzdükleri daha iyi anlaşılır.
SUDA YAŞAMAYA UYGUN YAPILARI
Balıklar,
karadan tamamen farklı olan deniz ortamına uyumlu şekilde yaşamak üzere
yaratılmışlardır. Yüzgeçler, balığın yerden kalkması ve ileriye doğru
hamle yapabilmesi için müthiş bir hareket kontrol sistemi oluşturur.
Yüzme kesesi canlının yüzebilmesini sağlar. Solungaç ve solungaç
kemerlerinden oluşan kompleks solunum sistemi balığın sudaki mevcut
oksijeni almasını sağlar. Aşırı derecede hassas yan çizgiler ise,
balığın av ve avcıları tespit edebilmesi için gereklidir. Balıklardaki
bu muhteşem yapılar, birbirinden eşsiz güzellikler yaratmaya kadir olan
Cenab-ı Allah'ın hayranlık uyandıran sanatıdır.
|
||
Balıklar Nasıl Yüzer?
Balıklar
üstteki örnekte de görüldüğü gibi genellikle S şeklini alarak yüzerler.
Balığın omurgasının iki yanı boyunca sıralanan kaslar birbiri ardınca
hareket eder ve bir dalga hareketi meydana getirirler. Hareket kafanın
yana doğru hafif titretilmesi ile başlar ve kuyruğun geniş dönme
hareketi ile son bulur. Bu, balıklar için en verimli ve en zahmetsiz
yüzme şeklidir. Bu özel yüzme vesilesi ile balıklar istedikleri zaman
hızlanabilir, yavaşlayabilir, istedikleri doğrultuda rahatça
yüzebilirler.
Balıkların Algı Sistemi
Balıkların sinir sistemi, dış dünya
ile bağlantıyı yan kısımlarda bulunan ve küçük deliklerden oluşan ince
şerit ile sağlar. Bu kusursuz algı sistemi, canlının varlığını
sürdürebilmesi için gerekliir ve canlıyı yoktan yaratan Allah'ın
eseridir.
1- Balıklarda 6. duyu gibi hareket eden yanal çizgiler
|
||
Hava Keseleri:
Balığın yalnızca omurgasının özel bir yapıya sahip olması, yüzebilmesi için yeterli değildir. Çünkü balığın su içindeki tek hareketi ileri geri değildir; eğer bir balık su içinde aşağı yukarı da hareket edemezse yaşayamaz. Balık suyla aynı yoğunluğa sahipse aynı derinlikte tutunmayı başarabilir ancak yoğunluğu daha az ise, yüzeye doğru yükselir; daha çok ise derine doğru çekilir. Pek çok balığın vücudunda bu etkiyi kontrollü olarak sağlayacak hava keseleri vardır. Balıklar vücutlarındaki bu keseleri hava ile doldurarak kısa sürede derinlere inebilir veya havayı boşaltarak su yüzeyine doğru çıkışa geçebilirler. Balık derinlere indiğinde, suyun balık üzerindeki fiziksel etkileri de değişir ve hava keselerinin ikinci bir hayati önemi daha ortaya çıkar. Değişen şartlara hava kesesindeki gazın azaltılıp, çoğaltılmasıyla uyum sağlanır. Bu kese sayesinde balık her seviyede kendini dengeleme olanağı elde eder.1- Bir balığın sudaki yoğunluğa
göre suyun yüzeyinde veya derinlerinde kalabilmesini sağlayan kontrol
sistemi hava keseleriyle düzenlenir. Balıklar bu keseleri hava ile
doldurarak derinlere inebilir, keseledeki havayı boşaltarak da yüzeye
çıkabilir. Bu hareket önemlidir; çünkü balığın hayatta kalabilmesi için
ileri-geri hareket şeklinin dışında yukarı-aşağı da hareket edebilmesi
şarttır.
Balıklar Nasıl Nefes Alır?
Balıkların sudaki oksijeni alabilmek için özel
solungaçları vardır. Farklı balıklarda farklı solungaçlar bulunsa da,
solungaçların görevi hep aynıdır. Solungaçların içinde bir perde gibi
uzanan solungaç kemerleri bulunur. Bu kemerler kılcal damarlarla
donatılmıştır. Balığın aldığı su, temizlendikten sonra solungaç
kemerlerine gelir, erimiş oksijen buradan damarlara geçer. Aynı anda
karbondioksit dışarı atılacak olan suya verilir. Suda yaşayan her
canlının aldığı her nefes, tüm diğer canlılarda olduğu gibi, onları
yoktan var eden Yüce Allah'ın koruması altındadır.2- Su ve karbondioksit çıkışı 3- Ağız 4- Su ve oksijen girişi 5- Solungaç |
||
Yüzgeçler:
Balıkların ağırlık merkezleri genellikle hava keselerinden geçecek şekilde yaratılmıştır. Hava kesesinin şişirilip boşaltılması esnasında, vücut dengesi bozulursa, yüzgeçlerin çok küçük hareketleriyle, balık yeniden dengesini sağlayabilir veya istediği pozisyonda durabilir.Yüzgeçler, araları ince zar biçiminde dokularla örülü uzantılardır; bunlar çok ufak kaslar yardımıyla katlanabilir veya uzayabilirler. Bunların her birinin vücut üzerindeki dağılımı, belli bir denge ve kumanda gücü sağlayacak şekilde düzen içindedir. Örneğin kuyruktaki yüzgeç dümen görevi yapar ve balığın su içinde yönlenmesini sağlar. Vücudun iki yanındaki sırayla büzülen kas şeritleri sayesinde, kuyruk bir yandan diğer yana, hızla, kırbaç gibi sallanabilir. Böylece balığın gövdesini yalpalatarak, su içinde itici güç oluşturur.
Balıkların Yüzgeç Tipleri
1- Bu balık türü yüzgeçlerini kullanarak sığ sulardaki kayalara yapışır ve buralara yumurtalarını bırakır. 2- Siyam balığı gereğinden büyük olan yüzgeçlerini dişiyi etkilemek için kullanır. 3- Üçayak (tripod) balığı, alttaki yüzgeçlerini ayak gibi kullanarak zemide hareketsiz kalır ve avını bekler. |
||
Balığın ileri doğru hareket hızı, yüzgeçlerin sağ ve sol yanlara gidiş geliş hızı ile de doğrudan bağlantılıdır. Yüzgeçler omurga eksenine yaklaştıklarında hız artar, uzaklaştıklarında da azalır. Bu sayede su altında sakin duran bir balık tehlike anında, aniden müthiş bir hızla harekete geçebilmektedir. Örneğin küçük bir tatlı su balığı durgun haldeyken, 1 saniye içinde 10 vücut boyu kadar ileri fırlayabilir. 20 cm boyundaki bir balık ise saatte 8 kilometre hıza ulaşabilir.50
Darwinistlerin iddiası, insan teknolojisinin bir benzerine bile ulaşamadığı yüzgeçlerdeki yapı ve işlevin sözde tesadüfen meydana geldiği yönündedir. Bu iddiaya göre tesadüfler, istisnasız her balıkta tamamen birbirine simetrik yüzgeçler var edecek, onlara birbirine uygun işlevler yükleyecek ve canlının yaşamı için son derece gerekli olan bu yapıları hatasız ve kusursuz olarak yoktan var edecektir. Tesadüflerin böyle bir gücünün olmadığı ise çok açıktır. Darwinistlerin Allah inancını reddebilmek, Yaratılış gerçeğine karşı çıkabilmek için şuursuz ve bilinçsiz tesadüfi olaylara yükledikleri görev, işte onları bu derece küçük düşürmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder