Sayfalar

19 Nisan 2013 Cuma

BİR CANLININ DERİNLERE DALABİLEN ÖZELLİKLERE SAHİP OLMASI, TESADÜFLERLE AÇIKLANAMAZ

İnsan bedeni derin denizlere dalış yapabilecek, su altında yaşamını sürdürebilecek bir yapıyla yaratılmamıştır. Bu nedenle insanın derin denizlere gelişigüzel dalış yapması son derece tehlikelidir. En deneyimli, en teçhizatlı dalgıçlar dahi, yüksek basınç ve ısı farkından kaynaklanan bir çok problemle karşılaşırlar hatta bu çoğu zaman ölümle sonuçlanır. Örneğin sadece Amerika'da her sene 100.000 dalgıçtan 10'a yakını dalış esnasında yaşamını kaybetmektedir. 83
 
Deniz altında yaşayan canlıların muhatap olmadığı tehlikelerin her biri, söz konusu canlıların bu koşullara uygun yaratıldıklarını göstermektedir. Yapıları ile ilgili tüm detaylar bir canlının tesadüf eseri, yüksek basınç altında yaşamaya uygun özellikler kazanamayacağının açık delillerindendir. Akıl ve şuur sahibi bir insan dahi, fizik, kimya, biyoloji, tıp gibi pek çok bilim dalının kapsamlı ilmiyle, yüksek teknoloji imkanlarıyla derin denizlere dalmayı güçlükle başarmaktadır. Akıl ve şuurdan yoksun hayvanların ise, kendileri için tedbir almaları, vücutlarında yüksek basınca ve soğuğa dayanıklı sistemler oluşturmaları mümkün değildir. İnsanların derin denizlerde karşı karşıya oldukları tehlikeler düşünüldüğünde canlılardaki yapıların muhteşemliği açıkça ortaya çıkmaktadır. 

Bu tehlikelerden başlıcaları şöyledir:
Derinlik sarhoşluğu: "Azot narkozu" ya da "nitrojen narkozu" da denilen bu rahatsızlıkta, zihinsel faaliyetlerde belirgin bir azalma, bilinç bulanıklığı oluşur. Nitrojenin uyuşturucu etkisi basınç altında artar. Bunun sebebi nitrojenin sinir hücreleri arasındaki elektriksel iletişime etki ederek algıları yavaşlatmasıdır. Bu yüzden çoğu dalgıç 30 metreden derine indiklerinde, şuurlarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalır.

Kemik bozulması: Düzenli olarak basınçlı ortamlara maruz kalan kişilerde, kemik nekrozu (ölümü) görülmektedir. Hatta bir defaya mahsus basınçlı ortamlarda bulunmuş kişilerde dahi bu önemli rahatsızlık oluşabilmektedir.

Hava sıkışması: Su altında yaklaşık her 10 metrede basınç 1 atmosfer artar ve basınca bağlı en büyük hacim değişiklikleri ilk metrelerde gerçekleşir. Dalış sırasında basınç artışı nedeniyle, vücut içinde gaz içeren boşlukların hacminin azaltılması gerekir. Ancak dalışa uygun yaratılmayan insanın vücudunda, bu tür bir küçülme olmaz. Dolayısıyla akciğerlerinde sıkışma olur ve bu boşluklara kan dolmaya başlar. Bu durum, akciğerlerin iç kanama ve sıvı birikimi sonucunda zarar görmesine yol açar.
Hücrelere hava dolması: Tıpta "amfizem" olarak bilinen bu durumda, iki akciğer arasında biriken hava, kalp ve ana damarları sıkıştırarak dolaşım bozukluğuna yol açar. Kesik kesik nefes alma, baygınlık ilk belirtilerdir. Diğer taraftan havanın cilt altına kaçması da söz konusudur. Boynun alt kısmına hava dolduğunda, seste değişiklikler olur. Durumun şiddeti arttıkça ciltte morarma, solunum güçlüğü oluşur.
Kulak sıkışması: Normal koşullarda kulağın iç basıncı, dış basınca eşittir. Su altına indikçe, orta kulaktaki hava sıkışarak kulak zarına baskı yapmaya başlar. Orta kulak, tıkanık östaki borusu sebebi ile sıkışmaya maruz kaldığında, iç kulak da bundan etkilenir ve basınç arttıkça zarda yırtılma meydana gelebilir.
Karbondioksit fazlalığı: Tıpta "hiperkapni" olarak bilinen bu durumda, kandaki karbondioksit seviyesi artmıştır. Eğer dalgıç, su altında çok güç sarf etmesi gereken bir iş yapmaya kalkışırsa, dalgıcın kasları solunum sisteminin atabileceğinden daha fazla CO2 üretmeye başlar. Vücuttaki yüksek orandaki kirli hava, akciğer keseciklerinde temiz havanın yerini alır. Dalgıç nefes alma zorluğu, baş ağrısı, yorgunluk, bilinç bulanıklığı, kas spazmları hisseder. Bu durum bayılmaya kadar götürebilir ki, bu da su altında son derece ciddi bir tehlikedir.
Karbondioksit azlığı: Kanda normalin altında karbondioksit bulunması haline ise "hipokapni" denir. Karbondioksit basıncının azalması sonucunda, çeşitli kaslarda titremeler, ellerde kasılmalar, kaslarda iğnelenmeler, baş dönmesi ve bilinç kaybı meydana gelir.
Vurgun hastalığı: Yüksek basınç, kanda çözünmüş nitrojenin vücuda dağılmasına neden olur. Dalgıç ne kadar derine iner ve orada ne kadar uzun kalırsa, vücudunda o kadar nitrojen çözünür. Eğer dalgıç derinlerden çok hızlı çıkarsa, basıncın azalmasından dolayı nitrojen tekrar gaz haline döner ve vücutta nitrojen kabarcıkları oluşur. Bu kabarcıkların damarları tıkaması sonucunda ortaya çıkan duruma "vurgun" denilir. Vurgun felç ve ölüme sebep olabilir.
Soğuk suyun etkisi: Soğuk suyun vücut üzerinde olumsuz etkileri vardır. Vücut ısısının ayarlanması böyle bir ortamda daha güçleşir. Soğuk suya dalmak, hızlı soluk alıp vermeye sebep olur. Titreme, kalp ritm bozuklukları, vücudun yüzeye yakın bölgelerinde kan dolaşımının kesilmesi, güç ve koordinasyon kaybı, iç kaslara kan akışının azalması, hareket güçlüğü gibi tehlikeler söz konusu olur.
Oksijen zehirlenmesi: Kanda çok fazla oksijen olması durumunda zehirlenme gerçekleşir. Deniz seviyesinde havada %20 oksijen vardır. Derinlere dalındığında bu yüzde aynı kalmasına rağmen, insan vücuduna daha fazla oksijen molekülü alır. Oksijen atomları basınç altındayken her zaman başka bir atomla birleşmezler ve "serbest radikal" olarak bilinen tahrip edici moleküller olarak dolaşırlar. Bu durum da, çarpıntı, öksürük ve hatta felce neden olabilir.
Karbonmonoksit zehirlenmesi: Kandaki karbonmonoksit, oksijene kıyasla hemoglobinle 200 kat daha kolay bağ kurar ve hemoglobini kolay kolay bırakmaz. Bu da kanın daha az oksijen taşıması anlamına gelir. Bu durum dalgıç derindeyken olduğunda, baş ağrısı, baş dönmesi, görme bozukluğu gibi rahatsızlıklara neden olur; hatta oksijen yetersizliğinden dolayı kişi bayılabilir.
Bu hayati sorunların hiçbir dalgıç hayvanlarda görülmez. Sürekli su altına daldıkları, hatta derinlerde yaşadıkları ­halde, bu tehlikelere karşı vücutlarında tedbir alınması gerekmez. Çünkü deniz canlılarının her biri, bu ortam için gerekli teçhizatlarla birlikte yaratılmıştır. Derin denizlerdeki canlılık Rabbimiz'in her yeri sarıp kuşatan ilmini, benzersiz sanatını ve sınırsız hakimiyetini en güzel şekilde sergilemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder