Sayfalar

19 Nisan 2013 Cuma

Derin Dalış Şampiyonu Balinalar

Çoğu canlının su altında kalmasını sınırlayan en temel faktör, beyin, kalp ve duyular gibi hayati organların oksijene olan ihtiyacıdır. Balinalar ise yaratılışlarındaki özel sistemlerle, bu engelin üstesinden en mükemmel şekilde gelirler.
Balinalar birkaç sebepten dolayı dalma şampiyonu olarak tanınırlar: Solunum organlarını, kalp enerjilerini ve kalp atışlarını yavaşlatabilmeleri; oksijen depolama kapasitelerini artırabilmeleri; oksijen akışını en çok ihtiyaç duyulan alana yöneltebilmeleri.
Memeli canlılar sürekli olarak nefes alıp vermek zorundadırlar ve bu nedenle de su onlar için pek uygun bir ortam değildir. Ancak bir deniz memelisi olan balinada, karada yaşayan pek çok hayvana oranla çok daha verimli bir nefes alma sistemiyle bu sorun çözülmüştür. İnsanlar soludukları havanın yalnızca %10-20'sini kullanırken, sperm balinaları %80-90'ını kullanırlar. Nefes almaları insanlardan sekiz kat daha güçlüdür. Bu sayede oldukça uzun aralıklarda nefes alma ihtiyacı duyarlar. Balinalardaki buüstün donanımın tesadüflerle ya da zaman içinde kendi kendine gerçekleşmesi elbette ki mümkün değildir.

Yüksek Oksijen Depolama Kapasitesi

Derine dalan balinaların çok büyük ciğerlere sahip olduğu düşünülebilir ancak durum tam tersidir. Vücutları ile kıyaslandığında balinalar oldukça küçük ciğerlere sahiptirler. İnsanların ciğer hacmi, vücutlarının %1.76'sı, fillerin %2.55'i iken, sperm balinalarının %0.91, mavi balinaların %0.73, kuzey balinalarının ise %0.65'dir.66
İnsanlar denize daldığında oksijenin %34'ü ciğerlerinden, %41'i kanlarından, %25'i kaslarından ve dokularından gelir. Balinalar için durum çok farklıdır. Sperm balinalarında oksijenin %9'u ciğerlerinden, %41'i kanlarından ve %50'si kas ve dokularından gelir.67 Bu yüzden su altında ciğerleri küçük bir rol oynar. Ancak balinaların kanı ve kasları yüksek yoğunlukta oksijen depolayabilir. Kırmızı kan hücreleri insanlardakinden daha büyüktür ve çok daha yoğundur. Balinaların kanında insanların kanından %50 daha fazla seviyede hemoglobin vardır. Bu yüzden daha fazla oksijen taşıyabilirler. Balinaların kaslarındaki oksijen taşıyıcı miyoglobin proteini de çok daha fazladır.
     
 
Bazı Balina Çeşitleri ve Büyüklükleri
1 - Mavi balina 29.5 m
2 - Minke balinası 10 m
3 - Fin balinası 23 m
4 - Gri balina 15 m
5 - Sei balinası 14 m
6 - İsmerpeçet balinası 19 m
7 - Bowhead balinası 20 m
8 - Braird's gagalı balina 13 m
9 - Northern right balinası 18 m
10 - Katil balina 8 m
11 - Kambur balina 14 m
12 - Narwhal balinası 4 m

 
     
Bunlara ek olarak balinalar, oksijen yetersizliği ile oluşan kas dokularındaki laktik asitin ve karbondioksidin verdiği acıdan ve halsizlikten etkilenmezler. 1.000 metre derinliğe indiklerinde bile, insanların çok düşük derinliklerde nefessiz kalmaktan dolayı yaşayabilecekleri vücut reaksiyonları balinalarda oluşmaz. Memelilerde beynin solunum sistemini kontrol eden bölümü, kandaki karbondioksit miktarı ile doğrudan bağlantılıdır. Ancak balinalarda beynin bu bölümü karbondioksite çok az duyarlıdır; bu da balinalara ayrı bir dayanıklılık kazandırır.
Balinalar su yüzeyinde on dakika boyunca derin nefes alarak, tüm oksijen depolarını doldururlar. Su altında kaldıkları her dakika için, bir nefes almaları yeterlidir. Örneğin 60 kere nefes alan bir balina, 1.000 metre derinlikte 45 dakika kalabilir. Geriye kalan 15 dakika da yukarı çıkması için gereklidir.68 Ayrıca balinalar tek bir nefeste, depo etmiş oldukları havanın %90'ından fazlasını dışarı verirler. Başka bir deyişle ciğerlerindeki bayat havanın neredeyse tamamını boşaltıp taze hava ile doldururlar. İnsanlar nefes alıp verdiğinde ise, ciğerlerdeki havanın ancak %15'ini dışarı verirler.
Darwinistler, balinalar için yaratılmış bu özel yapılar karşısında da şaşkın ve açıklamasızdırlar.

Dalış Öncesinde Yapılan Hazırlıklar

Dalma sırasında balinaların yalnızca beyin, kalp ve kuyruk gibi önemli organlarına oksijen sağlayan üstün bir sistem vardır. Bu sistemle oksijen tasarrufu yapıldığı gibi hayati organlar da korunmuş olur.
Balina dalmadan önce hızlı bir şekilde nefes aldıktan sonra, özel kapaklarla akciğerdeki hava yollarını kapatır, ayrıca özel bir damar kapama sistemi ile de kan dolaşım sistemine yeniden yön verip idare edebilir. Böylece vücutlarının hayati olmayan kısımlarına kanın gitmesi engellenerek, oksijen tasarrufu yapılır. Dalma sürecinde yalnızca beyin, kalp ve kuyruk gibi önemli organlarla kaslara oksijen sağlanır. Her şey sanki tek yönlü bir ağ gibi çalışır.
Ayrıca balina daldığı zaman kalp atışlarını yavaşlatır. Örneğin katil balinanın kalp atışı dalarken dakida 60'dan 30 vuruşa kadar inebilir.69 Metabolizmanın yavaşlamasıyla birlikte, oksijen tüketimi ve karbondioksit üretimi en aza iner. Mümkün olduğunca uzun dalabilmeleri için muazzam bir enerji muhafazası programına sahiptirler. Oksijen idaresinde ve basınç dengesinde önemli bir rol oynayan, balinalara has ağ sisteminin yapısını bilim adamları henüz çözebilmiş değildirler.
Bilim adamlarının çözemedikleri bir sistemi tesadüflere bağlamaya çalışan Darwinistler, bu üstün yaratılış karşısında çok büyük bir yenilgi yaşamaktadırlar.
 

Balinaların Nefes Alma Organı: Başlarının Üzerindeki Delik

Balinaların burun delikleri sırtlarındadır. Bu muhteşem bir sistemdir, çünkü böylelikle balinalar yatay yüzerken dahi kolaylıkla nefes alıp verebilirler.
Balinanın "burun delikleri", karadaki memelilerin aksine, rahatlıkla nefes alıp verebilmesi için sırtına yerleştirilmiştir. Bu sayede balinalar, yatay yüzerlerken dahi kolayca nefes alıp verirler. Balinaların burunları oksijen solumaktan daha başka işlevlere de sahiptir. Balinalar nefes almadıkları zaman burunlarını büzülen bir kas ile kapalı tutarlar. Böylece buradan nefes borularına ve ciğerlerine su girmesi engellenmiş olur.
Balina suyun altına dalmadan önce nefes alır ve bu nefes alma deliğinin kaslardan oluşan kapağını kapatır. Suyun yüzeyine çıkmadan hemen önce de nefes deliğini açar ve nefesini verir. Kapalı pozisyondayken kaslar dinlenme halindedir. Dolayısıyla balina dalış süresince, nefes deliğini kapalı tutmak için fazladan enerji harcamak durumunda kalmaz.
Ayrıca balinalarda diğer tüm memelilerden farklı olarak burun delikleri ile damakları arasında bir geçiş yoktur. Bu sayede suyun altındayken, hava yollarına hiç su kaçmadan ağızlarını sonuna kadar açabilirler. Balinaların burunları çok kompleks bir yapıya sahiptir ve bütün balina türlerinin kendine has burun yapıları vardır.
Balinaların başlarının üzerinden su püskürten görüntüleri, ilk bakışta yanlış bir izlenim verebilir. Balinaların burunları su püskürtücü bir delik değil; aslında nefes alma organlarıdır. Görülen fışkırma ise sadece yoğunlaşmış su buharıdır. Bu tıpkı soğuk havada insanların ağzından buharlı nefes vermeleri gibidir. Balinalar da nefes verdiklerinde gazlar küçük bir delikten çok yüksek kuvvetle çıkar. Bu, havada büyük bir basınç artışına neden olur ve serbest hava ile karşılaştığında nefes içindeki gazlar genleşir. Fizik kanunu olarak gazların genleşmesi soğumasına, böylece su buharının damlacıklar halinde yoğunlaşmasına neden olur.
Balinalarda bu özel nefes alıp verme sistemini oluşturan, canlıya birbirinden ilginç ve hayranlık uyandırıcı özellikler bahşeden her şeyin Yaratıcısı Yüce Allah'tır. Öğrenilen her yeni bilgi bu gerçeği tüm açıklığı ile göstermektedir. Darwinistlerin yaşadığı büyük endişe ve paniğin en temel sebebi işte yaratılıştaki bu muhteşemliktir. (www.belgeseller.net)

Balinalardaki Yatay Kuyruk Yüzgecinin Hikmeti

Balinalar çifte bölmeli ve yaklaşık 10 m2 genişlikte bir kuyruk yüzgecine sahiptirler. Normal balıkların dikey kuyruklarının tersine, onların kuyrukları yataydır. Sürekli dalıp yüzeye çıkan balina için kuyruğun bu yapısı büyük kolaylık sağlar. Yüzeye çıkmak istediğinde, kuyruğunu yalnızca aşağı doğru iter; dalmak istediğinde ise kuyruğunu ters yönde çırpar. Kuyruk, itici kuvvetin yanı sıra, balinanın dengesini sağlamasında da etkilidir. Nitekim son dönemde dalış yapan insanlar da iki ayağı birleştiren paletler kullanarak, suyun içinde balina gibi aşağıdan yukarı kıvrılarak yüzerler. Bu, hızlı dalış yapmak için ideal bir stildir.
     
 
Balinaların kuyruklarının genişliği yaklaşık 10 m2 kadardır. Diğer balıklardan farklı olarak balinaların kuyrukları yataydır. Bu durum derin dalışlar yapan balina için büyük kolaylıktır. Balina yukarı çıkmak istediği zaman kuyruğunu aşağı doğru iter, dalmak istediğinde ise ters yöne çırpar. Bu mükemmel yapı balinanın az efor sarf ederek uçsuz bucaksız derinliklere rahatça ulaşmasını sağlar.
 
     

Balinanın Hidrodinamik Derisi

Bir dalgıç her ne kadar su içinde kendisini ileri doğru hareket ettiren palet kullansa da, sürtünmeden dolayı mutlaka engelleyici bir etkiye maruz kalır. Sürtünmenin yarattığı direnç etkisinden dolayı insanlar su altına daldıklarında herhangi bir şey yapmak için daha fazla efor sarf ederler. Sürtünme etkisini en aza indirebilmek için uygulanması gereken, yüzme sırasında hidrodinamik bir yapı oluşturmaktır. Bu yapı ne kadar iyi olursa, kişi sürtünmeden o kadar az etkilenir ve en az dirençle karşı karşıya kalır.
Balinaların hidrodinamik yapısı ise, devasa vücutlarına rağmen, mümkün olan en üst hızla -kimi zaman saatte 50 km ile- yüzmelerini olanaklı kılar. Balinaların vücut şekli ve derisi enerji tasarrufu sağlayacak özel bir yaratılışa sahiptir. Balinanın derisi, vücudunun üzerinde akan türbülansı azaltarak, bunu az dirençli düzgün akıma çevirmelerini sağlar. Bu, suyun çalkantılı enerjisinin bir kısmını hapseder ve vücudun etrafını saran girdapları yavaşlatma etkisi oluşturur.70 Ancak hidrodinamik mühendislerinin tespit edebildiği bu detaylar, balinanın yapısında zaten hazır olarak yaratılmıştır. Balinanın kendisinin böyle bir tespitte bulunup, genlerinde ilgili düzenlemeleri yapabilecek aklı ve gücü yoktur. Balinalara pek çok canlı arasında istisnai bir yetenek kazandıran bu özelliklerin her biri Yüce Rabbimiz'in ilmidir.
Allah bir ayetinde şöyle bildirir:
Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında ve nemli toprağın altında olanların tümü O'nundur. (Taha Suresi, 6)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder