Sayfalar

19 Nisan 2013 Cuma

Dondurucu Soğuklarda İnsanları Bekleyen Tehlikeler

Deniz suyu, tuz oranına göre değişse de, ortalama -20C civarında donar. İnsanların bu soğuklukta bir suya korunmasız girmesi mümkün değildir. Bu derece soğuk su, insanı birkaç dakika içerisinde öldürebilir. Kutup sularında araştırma yapan bilim adamları, kimi zaman kameralarını ve bilimsel aletlerini rahat kontrol edebilmek için ellerini korumadan kullanmak isterler. Ancak şiddetli acıya karşı sadece çok kısa bir süre direnebilirler. Bunların dışında dondurucu suya girebilmek için, öncelikle 60 km'lik denizin 2-2.5 metre kalınlığındaki, buzla kaplı yüzeyini özel aletler kullanarak delmeleri gerekir.101
     
 
-20 derece civarında donan deniz suyu, insanlar için son derece tehlikelidir. Kutup soğuğunda yaşayabilmek için insanın sayısız tedbir alması gerekir. Kimi zaman bu tedbirler bile koruyucu değildir. Fakat buna rağmen, bu dondurucu soğukluktaki sular pek çok canlının evidir. Onlar bu zor ortamda yaşamlarını sorunsuzca devam ettirirler çünkü onları bu ortama uygun olarak yaratan ve onları koruyan Ulu ve Yüce olan, üstün merhamet sahibi, alemlerin Rabbi Allah'tır.
 
     
İnsanın böylesine aciz kaldığı şartlarda yaşayan pek çok canlının evi, bu dondurucu soğukluktaki sulardır.
Bu ortam, bize şunları düşündürmelidir: Her canlı kendi bulunduğu ortamda yaşayabileceği vücut sistemleri ve özelliklerle yaratılmıştır. İnsanların teknik olarak bir benzerine ulaşamadığı bu donanımların tesadüflerle oluşabilmesi imkansızdır. Belli bir amaçla yaratılmış bu detayların her biri, Allah'ın varlığının apaçık delilleridir ve Rabbimiz'in canlılar üzerinde tecelli eden Rahman ve Rahim sıfatlarının örneklerini sergilemektedir. İman edenlerin Allah'ın yarattıkları karşısındaki düşünce şekilleri, Kuran'da şöyle bildirilmektedir:

Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Allah, her şeye güç yetirendir. Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 189-191)

Kutup Soğuklarında Dahi Donmayan Balıklar

Güney kutbu balıklarını karanlık ve soğuktan başka bekleyen bir diğer tehlike de, çok katlı buz tabakalarıdır. Yılın en azından 10 ayı boyunca, 2-3 metrelik bir buz tabakası denizin üzerini kaplar. Yaz mevsimi geldiğinde ise, fırtınalar bu tabakayı kırar ve açık denizlere sürükler. Bu kalın buz tabakasının alt yüzeyinde de, büyük ve uzun kristal parçalardan meydana gelmiş, 1-2 metre kalınlığında buz yığınları vardır. Yılın bir kısmında da, okyanusun tabanına saplanmış, "çapa buz" denilen bir başka tabaka, suların 30 metreden sığ yerlerini kaplar. 102
     
 
Antifrizli Balıkların Özellikleri Yaratılış Delillerindendir
Antarktika'daki balıklar buz altında yaşamalarını sağlayan sistemlere sahiptirler. Örneğin kanlarında özel bir antifriz molekülü bulunması sebebiyle bu canlıların vücutlarındaki sıvılar donmaz. Gözleri büyüktür, bedenleri ise oldukça incedir.
Tek bir proteinin bile ortaya çıkışını hiçbir şekilde açıklayamayan Darwinistler için canlılardaki bu gibi özellikler büyük bir tedirginlik vesilesidir. Canlılardaki her yapı, Darwinistlerin tesadüf iddiasının büyük bir aldatmaca olduğunu gözler önüne sermektedir.
1 - İnce beden vücut sıvılarını minimum düzeyde tutar
2 - Karanlık Arktik sularında iyi görüş sağlayabilmek için gözler büyüktür
3 - Kaygan üst deri balığın su içinde rahat hareketini sağlar
4 - Dokunmaya duyarlı bıyık
 
     
Buz, buradaki balıklar için ciddi bir tehlikedir; çünkü balığın solungaçlarından ve derisinden kolaylıkla sızarak vücut sıvılarını dondurabilir. İnsan bedeninde, vücut sıcaklığını 370C civarında sabit tutmak için gece-gündüz çalışan hassas bir termostat bulunur. Bu ısı kontrol sistemi, insan için ideal ısı derecesinin nasıl olması gerektiğini düzenli olarak bildirir. Örneğin bir kimsenin vücudu çok sıcaksa, terlemeyi başlatarak, vücudun yüzeyine çıkan su ile kişiyi serinletmeye başlar.

Isı kontrol merkezi vücudun soğuk olduğuna karar verirse, o zaman da kan damarlarını daraltarak, kanın soğuk yüzeyden -deriden- uzaklaşmasını sağlar. Ancak balıklar gibi soğukkanlı canlılarda, böyle bir iç denetim söz konusu değildir. Bilindiği gibi her zaman, sıcak olan ortamdan soğuk ortama doğru bir ısı transferi söz konusudur. Dolayısıyla böyle bir ortamda sıcakkanlı balıklar da vücut sıcaklıklarını çevrelerinden ısı transferi ile elde ederler. Bu bilgi dikkate alındığında normal şartlarda kutuplarda yaşayan bir balığın sıfırın altındaki soğuk sularda donması gerekmektedir. Ancak böyle bir şey hiçbir zaman gerçekleşmez. Çünkü bu canlıların bedenlerinde onları donmaktan koruyacak özel bir sistem bulunur: Antifriz sistemi...

Balıkların kanı normal koşullarda –0,7 0C'de donarken, kutuplardaki balıklar daha soğuk buzlu sularda donmadan yüzebilirler. Örneğin Antarktika'daki Notothenioid familyasındaki balıkların donması için, vücut sıcaklıklarının -2,2 0C'ye düşmesi gerekir.103 Buradaki balıkların zor koşullarda hayatta kalmalarını mümkün kılan, vücut sıvılarının donma noktasını düşüren antifriz (donmayı engelleme) maddesine sahip olmalarıdır. Bu kimyasallar Antarktika Okyanusu'nun en düşük sıcaklıklarında bile balıkların vücutlarını donmaktan korumaktadır. Doğal antifrizin başlıca özelliklerinden biri zehirleyici olması ve uyuşukluk vermesidir. Bu maddeler ancak bir dizi biyokimyasal işlem sonucunda, daha az zehirleyici kimyasallara dönüştürülürler.104 Soğuk sularda yaşayan canlılar bu olumsuzluklardan hiç etkilenmezler çünkü vücutlarında ilk doğdukları andan itibaren kendilerini koruyacak sistemler var edilmiştir.

Çoğu kişi araçlarda, suyun donmaması için antifrizlerin kullanıldığından haberdardır. Ancak bazı canlıların da bu yöntemi kullanarak -bünyelerinde antifriz benzeri kimyasallar bulundurarak- kendilerini dondurucu soğuklardan korudukları pek bilinmez. Karmaşık bir kimyasal madde olan doğal antifriz formülünün, bu canlılar tarafından bilinmesi; bu maddenin balıkların bedeninde tam gerektiği miktarda üretilmesi ve bunun için gerekli sistemlerin kendiliğinden oluşması elbette ki imkansızdır. Canlıların bu tür tedbirleri kendi kendilerine almaları; ihtiyaç hissedip bunu tam olarak karşılayacak bir sistemi bünyelerinde var etmeleri de mümkün değildir. Akıl ve şuur sahibi insanların bile teknik imkanlarına rağmen çoğu zaman karşı koyamadığı dondurucu soğuklarda, bir balığın yaşamak için kendi kendine çözüm bulması, kuşkusuz akıl dışı bir beklenti olacaktır.

Böylesine özel bir sistemin evrimcilerin ileri sürdüğü gibi aşama aşama, tesadüfi etkilerle ortaya çıkmış olması ise, en başta akla ve mantığa aykırıdır. Çünkü doğal antifrizin formülünde yapılacak en ufak bir hata, onu bambaşka zehirli bir maddeye dönüştürebilir ki, bu da balık için ölüm demektir. Dolayısıyla bu kimyasalın üretiminde deneme-yanılma yapmak ya da tesadüfi etkilerin isabet kaydetmesini, hatta mucizevi işlemler gerçekleştirmesini beklemek imkansızdır. Nitekim Darwinistler de canlıların sahip oldukları bu mükemmellikleri görür, bunlardan hayranlık ifadeleri ile bahsederler. Fakat bunların üstün ilim ve akıl sahibi bir Yaratıcı tarafından var edildiğini kabul etmek yerine; canlılar için "ortama uyum sağladılar, tesadüfen bu organı ya da şu sistemi geliştirdiler" gibi mantıksız ve aldatıcı açıklamalarda bulunurlar.

Ancak kelime oyunları ve klasik evrimci demagojinin 21. yüzyılda aldığı karşılık büyük bir yenilgi olmuştur. Darwinistlerin, canlılarda var olan tedbirli, bilinçli ve akıllı yaratılışı ve olağa-nüstü kompleksliği açıkça görüp buna tesadüf diyebilmeleri, son 200 yıldır oynanan çirkin oyunun devamıdır. Darwinistler bu oyunu istedikleri kadar sürdürmeye çalışsınlar, hak ve doğru olan mutlaka batılı geçersiz kılacaktır. Bir Kuran ayetinde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder