Sayfalar

19 Nisan 2013 Cuma

Kutuplar İçin Yaratılmış Bir Başka Canlı: Weddell Fokları

Dünyanın en güneyinde yaşayan memelilerden Weddell fokları, Antarktika'nın soğuk sularına çok uyumludur. Derilerinin altında ısının çabuk kaybını önleyen, kalın bir yağ tabakasına sahip olan Weddell fok balıkları, hava sıcaklığının –560C, su sıcaklığınınsa –260C'ye kadar düştüğü sert kış koşullarına bile dayanabilirler. Fokun vücut şekli hem suda rahatça hareket etmesini sağlar hem de dondurucu sudan dışarı çıktığında ve soğuk suya girdiğinde vücut ısısını korumasına yardımcı olur. Ayrıca bu canlıların dolaşım sistemi, balina ve yunuslar gibi ısı kaybını engelleyecek bir düzene sahiptir. Atardamarlar vücut yüzeyindeki daha soğuk olan kanı alıp, sıcak kanı taşıyan damarlar arasından geçerek ısı transferi yaparlar. 


Foklar koruyucu tüylerden oluşan bir dış palto, su geçirmeyen yoğun bir alt palto ve özel yağ katmanı ihtiva eden bir yalıtım sistemine sahiptirler. Derine daldıklarında bu yağ katmanı basınç altında ezilmez; böylece ısıyı muhafaza etme özelliklerini kaybetmezler. Fok, memeli bir hayvandır, dolayısıyla hayatta kalabilmesi için soluk alması şarttır. Bu yüzden buzlarla kaplı suyun altında kendine bir çıkış deliği oluşturur. Uzun dişleriyle buzu rahatça kemirir, kırar ve kendine hava deliği hazırlar. 121
     
 
Kutup Canlıları İzolasyon Sistemi ile Yaratılmışlardır
Su, havadan 25 kez daha iletkendir; dolayısıyla su ortamında ısı kaybı hava ortamına oranla 25 kez daha hızlı olur. Belli bir hacimdeki suyu ısıtmak için gereken ısı miktarı ise, aynı hacim havayı ısıtmak için gerekenden 1.000 kez daha fazladır. Bu nedenlerle, korumasız bir dalgıç, aynı ısıdaki hava ortamına göre, sıvı ortamda vücut ısısını 3.470 kez daha fazla kaybeder. Dalış elbisesi kullanmanın ana amacı da, ısı kaybına karşı izolasyon sağlayabilmektir. Soğuk sularda yaşayan hayvanların ise, ısı izolasyonu sağlayan yağ tabakaları ve kürkleri doğuştan hazırdır.
Balıkları Bekleyen Buz Tehlikesi
Herhangi bir balığı kutup sularına koyacak olsanız, hayatını devam ettiremez. Derileri ya da solungaçları buzla temas ettiğinde, vücut sıvıları hemen donmaya başlar ve sonunda balıklar ölürler. Bunun nedeni vücut sıvılarında oluşan buz kristallerinin, canlının dokularını içten parçalamasıdır. Şu halde, kutuplardaki buzlu sularda yaşayan balıklar neden donmazlar? Çünkü bu balıklar, Allah'ın vücutlarında yarattığı donmayı engelleyen antifriz sistemiyle yaratılmışlardır. Bütün olumsuz koşullara rağmen, Güney Antarktika'nın dondurucu soğuklarında, balıkların hayatlarını devam ettirebilmeleri, Allah'ın izniyle gerçekleşen son derece olağanüstü bir durumdur.
 
     
Foklar buzlarla kaplı bir ortamda yaşamak üzere yaratılmışlardır. Sahip oldukları özellikler vesilesiyle besinlerine rahatlıkla ulaşır ve tehlikelerden korunurlar. Bu olağanüstü özelliklerin tamamının üstün bir yaratılışı gösterdiğini kuşkusuz Darwinistler de çok iyi bilirler. Fakat sahte Darwinizm dini uğruna, çocukların bile güleceği mantık dışı senaryoları savunmaktan çekinmezler. Örneğin Darwinistlere göre bu foklar, ayıya benzer bir canlıdan evrimleşmişlerdir. Bu öylesine mantıksız bir iddiadır ki, şu anda bile Darwinistlerin büyük bir kısmı bu iddiaya karşı çıkmaktadır. İddia edilen sahte senaryoyu destekleyen hiçbir fosil kanıtı olmadığı gibi, böyle bir geçişin imkansızlığı da, tüm bilim adamlarının –kabul etmek isteseler de istemeseler de- hemfikir olduğu bir konudur. Bilimsel gerçeklere rağmen böyle hayali bir senaryonun, yani evrimin savunulması, içinde bulunduğumuz yüzyılın en şaşılacak, en hayretle izlenecek gerçeklerinden biridir.
     
 
Denizaslanları Buzlu Suda Nasıl Yaşarlar?
Denizaslanları dondurucu soğukluktaki kutuplarda yaşarlar. Memeliler sınıfına dahil olan bu canlılar, yaşamlarını buzlu suların içinde sürdürmelerine rağmen soğuktan hiç etkilenmezler. Bunun nedeni vücutlarında bulunan koruyucu yağ tabakasıdır. Derilerinin altındaki bu yağ katmanı sayesinde, vücutları sürekli sıcak kalır.
Kutupsal alanlarda yaşayan denizaslanlarının bir diğer ilginç özelliği ise, ağızlarındaki uzun dişleridir. Bu dişler sayesinde kendilerini en önemli düşmanlarından biri olan kutup ayılarına karşı korumakta ve midye, yengeç, salyangoz gibi sert kabuklara sahip olan avlarını yakalayabilmektedirler. Sahip oldukları kalın, kaba derileri de bu canlıların, düşmanlarının keskin dişlerinden ve çevrede bulunan sivri kaya parçalarından korunmalarını sağlar.
Denizaslanları vücutlarındaki fazla kiloları nedeniyle karada çok hızlı hareket edemezler, ancak bu durum suyun içindeyken geçerli değildir. Suda oldukça hareketlidirler ve uzun mesafeleri hiç durmadan yüzebilirler. Avları için 105 metre gibi oldukça derin bir mesafeye hiç zorlanmadan dalabilirler. Yüce Rabbimiz tüm canlıları benzersiz özelliklerle yoktan var etmiştir. Allah'ın, diğer tüm canlılara olduğu gibi, denizaslanlarına da bahşetmiş olduğu özellikler, bizlere Rabbimiz'in üstün yaratışını gösteren delillerdendir.
De ki: "Siz, Allah'ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır?.. (Fatır Suresi, 40)
Antarktika Dişli Balığının Yaratılışındaki Hikmetler
Antarktika dişli balığı (Dissostichus mawsoni) Antarktika'yı kuşatan Güney Okyanusu'nun (Antarktika Okyanusu olarak da bilinir) dondurucu sularında yaşamasına olanak veren antifriz gliko-protein üretmesi ile ünlüdür. Ayrıca bu balıkların kalpleri altı saniyede bir atar. Antarktika dişli balığı üzerinde yapılan araştırmalar, insan kalbinin yavaş attığı ya da vücut ısısına bağlı olarak, yeterince atmadığı zamanlar için, tıbbi çözümlere ışık tutmaktadır.
2.000 metre derinlerde görülebilen, 2 metre boyunda, 135 kilogramdan ağır bu balıkların iki türü bulunmaktadır: Antarktika dişli balığı (Dissostichus mawsoni) ve Patagonya dişli balığı (Dissostichus eleginoides).122 Patagonya dişli balığı ile görünüşü ve davranış şekilleri çok benzer olmasına rağmen, sadece Antarktika'nın soğuk sularında yaşayan Antarktika dişli balığı, dokularında ve kanında antifriz gliko-proteinlerine sahiptir. Patagonya'da daha sıcak sularda yaşayan Patagonya dişli balığı ise, bu proteinlere sahip değildir. Böyle bir proteine sahip olmasına da ihtiyaç yoktur, çünkü yaşadığı sular donma tehlikesinin söz konusu olmadığı sıcak sulardır.
Patagonya dişli balığının bu proteine sahip olmayıp, sadece soğuk sularda yaşayan Antarktika dişli balığında bu proteinin olması, canlılardaki üstün ve hayranlık uyandırıcı yaratılışın açık bir örneğidir. Bu, Yüce Rabbimiz'in üstün gücünün ve kudretinin bir başka delilidir. Bu canlıları yaşadıkları ortama uygun özelliklerle birlikte yoktan yaratan Yüce Allah, sonsuz ilim sahibidir. Kuşkusuz ki O, tüm alemlerin Rabbi'dir.
 
     
Şunu tekrar belirtmek gerekir ki, şimdiye dek elde edilen 350 milyondan fazla fosil, evrimi çok kesin şekilde reddetmiştir. Fosil kayıtları canlıların milyonlarca yıldır hiç değişmediklerini, milyonlarca yıl önce bugün oldukları şekilde yaratılmış olduklarını ortaya çıkarmıştır. Fosil kayıtlarında görülen mükemmel ayılar, mükemmel foklar bugünkü gibidir. Canlılar hiçbir değişime uğramamışlardır. Canlı türleri arasında herhangi bir geçişi gösteren tek bir tane bile ara form yoktur. Bu durum, zaten bilimsel olarak imkansız olan, canlıların birbirine dönüşümü senaryosunu, yani evrim teorisini tamamen geçersiz kılmaktadır.
Tüm diğer canlılar gibi, fokların yaşamlarını sürdürmeleri için de, şu anki tüm özellikleri ile birlikte yaratılmaları gerekir. Fosil kayıtlarının gösterdiği gerçek, tüm canlıların tüm özellikleri ile bir anda yaratıldıklarıdır. Darwinizm, her bilimsel delil ile, her bulunan fosil ile tekrar tekrar yok olmaktadır.

DİPNOTLAR

99 Sally Morgan, Pauline Lalor, Ocean Life, PRC Publishing, 2001, London, s. 15.
100 http://www.nwf.org/nationalwildlife/ article.cfm?issueID=58&articleID=710
101 http://www.nwf.org/nationalwildlife/article.cfm?issueID=65&articleID=876
102 James L. Gould, Carol Grant Gould, Olağandışı Yaşamlar, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, Çevirmen: Feryal Halatçı, Ankara, 1992, s. 79.
103 James L. Gould & Carol Grant Gould, Olağan Dş Yaşamlar, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitaplar, 5. Basm, s. 75.
104 James L. Gould, Carol Grant Gould, Olağandışı Yaşamlar, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, Çevirmen: Feryal Halatçı, Ankara, 1992, s. 125-126.
105 Margaret M. Harding, Pia I. Anderberg, A.D.J. Haymet, "Antifreeze glycoproteins from polar fish", European Journal of Biochemistry, cilt 270, ss. 1381-1392.
106 James L. Gould, Carol Grant Gould, Olağandışı Yaşamlar, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, Çevirmen: Feryal Halatçı, Ankara, 1992, s. 81-82.
107 Margaret M. Harding, Pia I. Anderberg, A.D.J. Haymet, "Antifreeze glycoproteins from polar fish", European Journal of Biochemistry, cilt 270, ss. 1381-1392.
108 James L. Gould & Carol Grant Gould, Olağan Dş Yaşamlar, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitaplar, 5. Basm, s. 75.
109 Jonathan Knight, "Happy Accident", New Scientist, 2 Ekim 1999, no. 2206, s. 6.
110 http://www.afprotein.com/background.htm
111 http://nsf.gov/pubs/1996/nstc96rp/sb3.htm
112 James Randerson, "How to Melt a Heart of Ice", New Scientist, 25 Ağustos 2001, no. 2305, s. 7.
http://www.queensu.ca/sgs/forstudents/stories/students-perspective/garnham.html
113 http://www.newscientist.com/article/
dn1176-protein-protecting-freezing-tissues-is-synthesised.html; Protein protecting freezing tissues is synthesised, 20 August 2001, James Randerson, Antifreeze glycoproteins
114 http://nsf.gov/pubs/1996/nstc96rp/sb3.htm
115 David Bruce, "Polar fish provide biological antifreeze molecules", The Scientist, 21 Ağustos 2001, cilt 2, no. 1, s. 3;
http://www.the-scientist.com/article/display/19846/
116 Jonathan Knight, "Happy Accident", New Scientist, 2 Ekim 1999, no. 2206, s. 6.
117 http://www-personal.umich.edu/~copyrght/image/solstice/whales.html
118 Werner Gitt, If Animals Could Talk, Master Books, 2006, ABD, s. 24.
119 http://www.seaworld.org/infobooks/KillerWhale/adapaqkw.html
120 John Downer, Supernature, Sterling Publishing Co., Inc., New York, 1999, s. 164.
121 http://www.nwf.org/nationalwildlife/article.cfm?issueID=42&articleID=473
122 http://en.wikipedia.org/wiki/Antarctic_toothfish



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder