Sayfalar

19 Nisan 2013 Cuma

Kutuplardaki Yaşam ve Antifrizli Balıklar

ünya'daki tatlı suyun üçte ikisi buz içerisinde hapsolmuştur ve buzların %90'ını ortalama 2 km kalınlıktaki Antarktika buz tabakaları oluşturur.99 Antarktika aynı zamanda Dünya'daki en kuru, -530C'nin altındaki ısı kayıtları ile en soğuk ve saatte 320 km'ye ulaşan fırtınalarla en rüzgarlı kıtadır.
Güney kutbunun sadece %2'lik kısmı karadan oluşur. Her kış denizlere doğru uzanan buz kütleleri ile, bu kara parçasının yüzey alanı iki katına çıkar. Böylesine zorlu şartlarda hiçbir canlı türünün yaşayamayacağı düşünülebilir. Ancak durum hiç de böyle değildir. Buzların altındaki soğuk sularda olağanüstü zenginlikte ve çeşitlilikte deniz canlıları vardır: Parlak kırmızı deniz yıldızlarından denizkestanelerine, rengarenk sünger ve denizanalarından karideslere kadar müthiş bir canlı çeşitliliği bu ortamın tüm zorlu şartlarında rahatlıkla yaşayabilecek şekilde yaratılmıştır.
Antarktika kıtasının kıyılarında, yazın güneş ışınlarıyla birlikte, kışın durgunlaşmış olan hayat yeniden canlanmaya başlar. Yaz güneşinin ışınları, buzları eriterek besin değeri yüksek olan algleri ortaya çıkarır. Böylece kutup suları algler, karidesler ve çok sayıdaki omurgasızlarla besin bakımından zengin hale gelir. Penguenler, foklar, balinalar da beslenmek üzere bu bölgelere akın ederler.100 

Bu canlılık Güneş'in yeniden ufuk çizgisinin altına düşmesine kadar devam eder. Sert buz tabakasının yeniden her yeri kaplamasıyla birlikte, sıcakkanlı canlılar kuzeye doğru yönelirler. Buzların etrafında sadece Weddell fokları ve imparator penguenleri gibi birkaç canlı türü kalır. Derin dalıcılar olan Weddell fokları, kış ayları boyunca kar fırtınalarından korunmak için suyun içinde kalırlar. Bu sırada da nefes alma deliklerini açık tutarlar, bu işlemi bir an bile yapmasalar nefes alma delikleri hızla donarak kapanır ve boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kalırlardı. Ancak bu canlılar, adeta tehlikenin farkındaymış gibi mutlaka bu tedbiri yerine getirirler. Her yeni nesil, bu bilgiye sahip olarak doğar. Çünkü onlara nasıl yaşamaları gerektiği, soğuk hava şartlarına karşı nasıl tedbir alacakları gibi bilgiler Yüce Rabbimiz tarafından ilham edilmiştir.
İmparator penguenleri ise, üremek için kışın bastırmasını tercih ederler. Sert buz denizi yüzeyinde, karanlık kış ayları boyunca kuluçkaya yatarak, yavrularının yumurtalardan çıkmasını beklerler. Böylece bir sonraki yaz döneminde, yeni doğan yavrularını büyütme imkanları olur. 

İnsanlar kutuplara ayak basana kadar, buralarda canlıların yaşadığı bilinmiyordu. Oysa onlar, insanların o bölgelere erişemediği zamanlarda bile, soğuğa dayanıklı mükemmel sistemleriyle yaşamlarını devam ettiriyorlardı. İnsanlar kutupları ve kutuplarda yaşayan canlıları keşfettiklerinde, aslında Allah'ın yarattığı yepyeni bir mucizeyi de keşfetmiş oldular. Kutuplarda yaşayan sayısız canlı, Allah'ın kendilerine bahşettiği özel yetenekler ve vücutlarında yarattığı sistemlerle, milyonlarca yıldır yaşamlarını bu zor koşullarda devam ettirmektedirler. Gerek dış görünümlerinde gerekse iç yapılarında, Allah'ın yaratmasındaki çeşitliliği, ilim ve sanatındaki sınırsızlığının örneklerini sergilerler. Bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir:
Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir. (Bakara Suresi, 115)
Tüm diğer canlılar gibi, kutup canlıları da Allah'ın ilhamıyla hareket etmekte ve Yüce Rabbimiz'i -bizim açıkça göremediğimiz ve kavrayamadığımız- şekilde tesbih etmektedirler. Bu Yüce Allah'a olan teslimiyetlerinin ve boyun eğmişliğin bir ifadesidir. Allah bu gerçeği ayetinde şu şekilde haber vermiştir:
Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih eder; O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini kavramıyorsunuz. Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır. (İsra Suresi, 44)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder