ünlük
şehir hayatında karşılaşmadığımız, sadece akvaryumlarda, belgesellerde
görebildiğimiz rengarenk balıklar, mercanlar, denizatları, su
kaplumbağaları, foklar, yunuslar, balinalar, köpek balıkları,
ahtapotlar, ışıklı denizanaları, mürekkep balıkları, ıstakozlar,
yengeçler, istiridyeler, denizyıldızları, karidesler, planktonlar,
süngerler... Bu canlılar deniz altındaki hayatın çok küçük bir kesimini
bize yansıtır. Bu canlıların her birinin yaşadığı ortam ise kendisine
özeldir. Örneğin, ılıman iklim kuşağındaki denizlere ait bir balığı,
kutuplara götürseniz hayatını devam ettiremez. Aynı şekilde mercanlara
ait bir balık da soğuk sularda yaşayamaz. Ya da kıyılarda yaşayan bir
balığı okyanus derinliklerine koyup yüksek basınç altında yaşamasını
bekleyemezsiniz. Hatta yaşam koşullarındaki hassasiyeti anlamak için,
böylesine keskin farklılıklara da gerek yoktur. Deniz canlılarının
yaşadıkları ortamdaki en ufak ısı değişimi, mineral oranlarındaki
oynamalar ya da ancak özel tespitlerle anlaşılan suyun asit-baz dengesi
gibi farklılıklara dahi toleransları yoktur.
Okyanuslarda derinliğe bağlı olarak sıcaklık, basınç, besin
maddelerinin yoğunluğu ve ışık oranı değişir. Deniz yüzeyinden tabanına
doğru inildikçe bu koşullar ciddi farklılık gösterir. En derin noktası
11.000 metre, ortalama derinliği ise 5.000 metre olan okyanuslarda, 100
metrenin altına güneş ışığı ulaşmaz. Dolayısıyla buralarda fotosentez
imkanı yoktur; yüksek bir basınç, 2-4°C gibi düşük bir sıcaklık ve
sürekli karanlık vardır. Kıt besin kaynakları, üst tabakalardan yağan
atıklar ve organik maddelerden oluşur. Tüm bu zor koşullara rağmen,
okyanusların derinliklerinde çeşitli balıklar, birbirlerinden çok farklı
omurgasız hayvanlar ve mikroorganizmalar yaşar. Her derinlik
seviyesinde, ortamın koşullarına uygun yapı ve sistemlere sahip canlılar
yaşamlarını sürdürürler. Bir ayette Yüce Allah şöyle buyurur:
Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait
olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de
bilir. (Bunların) Tümü apaçık bir kitapta (yazılı)dır. (Hud Suresi, 6)
|
|
|
|
Big Bang adı verilen sıfır hacim sonsuz yoğunluktaki tek bir noktanın
patlaması ile şu an evrendeki tüm mevcut sistemler tam olmaları gereken
denge ve düzen içinde yoktan var olmuştur. Kainattaki bu muhteşem
yaratılış, Yüce Rabbimiz'in sonsuz kudretini sergilemektedir. |
|
|
|
|
Canlılığın oluşması için gerekli olan koşullara bakıldığında, sadece
Dünya'nın böyle bir ortama olanak sağlayacak özelliklerde olduğu
görülür. Yaşam için elverişli bu ortamı sağlamak içinse, saymakla
bitirilemeyecek kadar koşul -Dünya'nın ısısı, eğikliği, Güneş'e olan
uzaklığı, etrafındaki manyetik alanın varlığı, çevresindeki atmosferin
Dünya'yı koruyacak niteliklere sahip olması vb.- aynı anda, kesintisiz
gerçekleşmelidir. Burada unutulmaması gereken önemli bir diğer nokta da,
bu şartların tümünün yaşam için gerekli tek alternatif olmalarıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder